15 Temmuz 2016'ya dair;
Hafızalarımızı
yoklayıp 28 Şubat sürecini hatırlarsak bu süreçte taraf olmayıp
bertaraf olanların, her zaman güçlünün yanında durup, dini
kendi heves ve tevilleri ile yorumlayıp “takiyye” şapkası
altına sığınanların 15 Temmuz gecesi kardeşine kurşun sıkacak,
tankla uçakla bomba atacak kadar ileri gideceklerini tahayyül etmek
çok güçtü, ancak malesef gelinen nokta ortada.
O
gece Emniyet Genel Müdürlüğünün oradaydım, orada yaşananlara
şahit oldum, gün ağardığında ise gördüğüm manzara karşısında
sadece nutkum tutuldu.
Hala
bunun bir oyun olduğuna inan kişiler için söyleyeceklerimi
Rabbimin emri ile söylemeyip tekrar O'na havale ediyorum. “Onların
Allah’tan başka yalvardıkları tanrılarına hakaret etmeyin ki,
onlar da cahillik ederek hadlerini aşıp Allah’a hakaret
etmesinler! Böylece her ümmete, yaptıkları işi güzel gösterdik.
Sonra dönüşleri yalnız O’na olacak ve O da yaptıklarını
kendilerine bir bir bildirip karşılığını verecektir.”
(En'am, 6/108)
Bundan
sonraki süreçte ne mi olacak, yaşayıp göreceğiz. Birileri bu
olayları siyasi emelleri için kullanmayıp ceplerini dolduracak
kadar aşağalık olarak davranmayacaklarından eminim.
Detaylar;
Tarih:
15 Temmuz 2016,
Saat
22:30
Telefonun ucunda kardeşim,
“-
Ankara ve İstanbul karışmış, durumunuz nasıl?”
Televizyonu
açıp kanalları karıştırmaya başladım. Bir kanalda Boğaz
köprüsünün tek taraflı askerler tarafından kesildiğini gördüm.
Ama Ankara'ya ait bir haber yoktu. Karayolunu askerin kesmesi pek de
hayra alamet değildi.
Saat
23:45
Benzinlikte benzin ve gaz alıyorum, yaşlı pompacı teleşla
ve eli ayağı titreyerek “...acele edin kapatacağım, darbe
olmuş..”
Hemen
Emniyet Genel Müdürlüğünde görev yapan arkadaşımı arıyorum
Bana “... şehre sakın gelmeyin burası oldukça kötü, çatışma
var...”
Tarih:
16 Temmuz 2016,
Saat
00:20
Eve
geliyorum, eşimle durum analizi yapıyoruz. Tekrar arkadaşımı
arıyorum, “ ... burası çok sıkıntılı, top atışı
yapılıyor, helikopter ile tarıyorlar... kızım evde tek onu
yanınıza alır mısınız”
Apartopar
evden çıkıp arkadaşımın kızını alıp eve getiriyorum.
Arkadaşımı tekrar arayıp “...biz evdeyiz merak etme...”
diyorum. Bana “...kolumdan yaralandım, iki arkadaşım da şehit
düştü...” diyor. Telefonu kapatıp istişare etmek için
Karabük'te bulunan arkadaşımı arıyorum. Durum değerlendirip ne
yapabileceğimizi konuşuyoruz.
Büyük
bir patlama sesi duyuyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğünde bulunan
arkadaşımı tekrar arıyorum telefonuna ulaşamıyorum. Sürekli
aramama rağmen ulaşamıyorum. Eşimi çağırıp, arkadaşa
ulaşamıyorum, kızına bir şey belli etme ben çıkıyorum. Eşim
“... ben de geliyorum..” diyor. Ben de “...burada çocuklarla
kal, Allah'a emanet olun” diyorum.
Saat
01:00 civarı
Arabaya
binerken camiden sela veriliyor... Şehir merkezine doğru yol
alırken önümde de 3-5 araç dörtlüleri yakıp kornalarla
ilerliyoruz.
İstanbul
yoluna çıktığımda trafik kalabalıklaşıyor, yüzlerce araçla
şehir merkezine doğru ilerliyoruz.
Saat
01:41
Telefonum
çalıyor, telefondaki yan binada oturan komşum. “...abi ben aşağı
indim sen neredesin...”, yolda olduğumu söylüyorum, o da hemen
ben de geliyorum beni bir yerde bekle diyor.
Çiftlik
kavşağında merkez yönde alt geçide doğru devam ediyorum. Ancak
sadece ben ilerliyorum, etrafta başka araç göremiyorum, araçlar
Külliye'ye doğru ilerliyorlar...
İçimde
tuhaf bir ürperti...
Emniyet
Genel Müdürlüğü'ne Ankamall istikametine dönemiyorum. Merkez
yönde alt geçide varmadan sağa çekip duruyorum. Emniyet Genel
Müdürlüğü'nün yandığını görüyorum. Silah sesleri... Sağa
sola koşuşturanlar ve insan seli..
Emniyet
Genel Müdürlüğünde bulunan arkadaşıma telefon ile
ulaşabiliyorum. Emniyetin yakınında ana yol üzerinde olduğumu
söylüyorum.
Yan
binada oturan komşum da aracı ile geliyor. Biraz ileride alt
geçidin oraya aracını park etmesini söylüyorum. Yine bir patlama
oluyor, silah sesleri...
Kalabalık
gittikçe artıyor ve herkes Emniyet Genel Müdürlüğüne doğru
hareket ediyor..
5-10
dakika sonra arkadaşı buluyoruz, olayın şokunda olduğu
gözlerinden belli. Vücudu komple ıslanmış, bodrum katında su
patladığı için suyun içinden geçmişler. Sol kolu yaralı ancak
şarapnel veya kırılan camlardan dolayı oluşan bir yara. Komşum
ile beraber telefonun ışıkları ile vücudunu komple tarıyoruz
başka yarası var mı diye.
Elinde
silah, “... bu (bip) bizleri öldürmeye gelmişler, millet
yetişmese binayı başımıza yıkacaklardı... tanka karşı
tabanca ile mermi sıkıyoruz...”
Tekrar
durum değerlendirmesi yapıyoruz. Yaran için hastaneye gidelim
diyoruz, önemli değil bununla Bir şey olmaz diyor. Yaklaşık
yarım saat sonra ıslak elbiselerini değiştirmek için ikna edip
eve dönüyoruz.
Saat
03:25
Yarasına
pansuman yapıp üzerini değiştirdikten sonra “... ben geri
gidiyorum, siz burada kalın, haberleşiriz..” deyip tekrar geri
dönüyor.
Bu
sırada Karabük'te bulunan arkadaşım yola çıktıklarını ve
Ankara'ya doğru geldiklerini söylüyor. Gün ağardığında ise
sağ selamet geliyorlar.
Emniyet
Genel Müdürlüğü'ndeki arkadaşımı tekrar arayıp durum
hakkında bilgi alıyorum. Ortalığın sakinleştiğini ve darbe
girişimine teşebbüs eden yaklaşık 600 kişi hakkında işlemlere
başladıklarını söylüyor.
Saat
10:00
Görev
yapanların atıştırmaları için eşim birşeyler hazırlıyor,
biz de arabanın bagajını içecek su ile doldurup tekrar yola
çıkıyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne vardığımızda kanımı
donduran manzara ile karşılaşıyorum...
Büyük
şehir belediyesi kumanya ve su ikramında bulunduğu için bizim
getirdiğimiz sular orada bulunan vatandaşlarımıza nasip oldu.
Rabbim
bizlere bu tür olayları bir daha yaşatmasın inşallah. Bunları yapan hainlere bir daha fırsat vermesin. Milletimizin sağ duyusu, duyarlılığı ve kendi canını siper
etmesi de bir şükür vesilesi.
Hocam rabbimin merhameti ve sizler gibi vatanperver büyüklerimizin sayesinde bu ülke bir daha darbelere boyun eğmeyecek. Bizlerde memleketimizde üstümüze düşeni hakkıyla yaptığımıza inanıyor rabbimin bir daha kara günleri göstermemesini niyaz ediyorum. Allah şehitlerimize gani gani rahmet eylesin.
YanıtlaSilMehmet Bey, Amin. Rabbim bu günleri bir daha yaşatmasın.
YanıtlaSilNot: Burada paylaşıp paylaşmama konusunda çok düşündüm. Sonra bu olaylar unutulmasın ve kayıt altına alınsın diye yazmaya karar verdim.
Bu vatan hepimizin, başka vatanımız yok. Neslimizin geleceği için duyarlı olmak gerekiyor.
Hocam tanışmıyoruz. Batman Üniversitesinden Nuh Aşan. Yazdıklarınızı biz evde maalesef aynen Tv kanallarınan izledik. Aynen dediğiniz gibi bu vatan hepimizin ve başka da vatanımız yok. Kendinize iyi bakın Fatih Hocam
YanıtlaSil