Yaş ilerleyince...


Özlenen yarına yolculuk yaparken, hayat sizi yaşananlarla sınamaktadır. Sınavınız karşılaştığınız her olay için başkalaşarak devam eder. Ta ki son nefesi verinceye kadar.

Öleceğini bilen tek canlı maalesef İnsandır. Bile bile ölüme gitmesine karşılık öleceği hiç aklına gelmez. Hayat mücadelesini sürdürürken unutur gider sonunu.

Yaş ilerledikçe iki avucunu yanaklarının arasına alarak düşünmeyi de unutur. Uzaklara dalıp gitmeyi, uzun yolculukları, dostlarla sohbeti, insanlara merhametli davranmayı, şakalaşmayı, bir çocuğun saçını okşamayı, eşine seni seviyorum demeyi, yarınların güzel olacağına dair görüşlerini.... Unutur çoğu şeyi; yaşadığı olayları, kaldığı mahallenin adını, doğduğu tarihi, hatta kendi adını

Yaş ilerlemiştir artık. Tekrar ettiği şeyler beyin loblarının kıvrımlarında kırıntı olarak kalan üç beş hatıra ve yaşadığı süre zarfında meşgul olduğu kelimelerdir. Bazen bir şarkı veya türküdür dilinin tekrarladığı.

Yapmak isteyip de yapamadığı yaş gelmiştir artık. Kemale ermiş vuslatı gözlemektedir. Az uyrur ve huysuzdur genellikle, çekilmez dereceye varır kimileri, ama hangi çekilmezliktir kimine göre

Ben sizin gençliğinizdeyken diye başlar söze ve ardından ekler; ben genç olacaktım ki.... Keşkeleri vardır hep. Keşkelerinde yaşayamadığı, içinde uhte olan yaşanmamışlıkları... Keşkeleri vardır hep yarına ötelediği. Sabahını gözlediği günleri, bir yaz mevsiminin sıcaklığını. Belki de yapmak isteyip de imkanını bulamadığı, sadece hayallerini süsleyen istekleri...

Toprağa bakıyordur bir gözü, fısıltıyla çağırdığını işitmez yaşlı kulağı. Ölen gençlere yakar ağıtları, bilmez sonunun onlar gibi olacağını. Ağıtları hep başkasına yakar, hep başkasına, bilmez sonunun onlar gibi olacağını.

26/07/2013 M. Fatih ULUÇAM

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GLPI Kurulumu

OJS Kurulumu

Gidenler