Kamuda ortak IT Kaynak Kullanımı ve Sahipli Yazılım İkilemi

Yazacaklarım hepimizin malumu, ilan etmeye lüzum yok diyenler olabilir. 

Kamuya ait kaynak kullanımında ne kadar özen göstersek de ortak alanlarda ortak hizmetlerin kullanımıyla tasarruf etme imkanımız artacaktır.

Aklıma gelen iki örnek

1- Ortak e-posta kullanımı:
Kamuda (.gov.tr) uzantılı tüm e-posta sunucuların merkezi yapıda tek bir yerden hizmet vermesi  sağlanabilir. Böylece her kurum kendi e-posta sunucusu, lisansı, bakım ve onarımına kaynak harcamamış olacaktır. Her kurum ise sadece kendi kullanıcı hesaplarını yönetecektir.
Bu sayede spam, mailgateway gibi uygulamalar da merkezi olarak sunulmuş olacaktır. E-posta kullanımı için Kamu-Net üzerinden haberleşmesi sağlandığı takdirde ise tüm kurumlar arası  e-posta haberleşmesi de internete çıkmadan kapalı devre olan Kamu-Net üzerinden sağlanmış olacaktır.

Devlete ait e-posta yazışmalar ve ekli dosyalar böylelikle gmail, hotmail, yahoo gibi ücretsiz hizmet veren(!) servis sağlayıcılarda olmamış olacaktır.

2- İnternet güvenlik hizmetlerinin ISP'ler tarafından sağlanması:
 Aile Profili ve Çocuk Profili olmak üzere iki alternatif profil mevcut internet sağlayıcıları tarafından "Güvenli İnternet Hizmeti" adı altında kategorize edilerek erişim kısıtlı hizmet vermektedir. Kamu için de "Kamu Profili" diye bir profil oluşturularak internet alan kamu kuruluşu bu paketin alınması sağlanabilir.
Bu sayede bandwith ve içerik yönetimi, kısıtlamalar, her kurum için ayrı politika üretilmesine gerek kalmayaca, ilgili erişim kısıtlamaları için kullanılan donanım ve lisans maliyetleri de azalmış olacaktır.

Bu örnekleri arttırmak mümkün.

Gelelim sahipli yazılımlara...
Her yazılımın doğal olarak bir sahibi var elbet. Kastım kendimizin geliştirebildiği, üretebildiği, müdehale edebildiği, sonraki nesillere aktarabildiği, bir yol haritası olan, ihtayaca yönelik modelleme ile yapılandırılan yazılımlardan bahsediyorum.

Daha açık anlatmak gerekirse "Bir bardak çay içmek istiyorum ve şeker de kullanmıyorum. Bunun için getirilen çayın yanında şeker kullanmadığım için kaşığa da ihtiyaç yok. Hele semavere hiç ihtiyaç yok. Çünkü amacım bir bardak şekersiz çay içmek."

Kamuda harcamaların yapılmasında kendi hanemize gösterdiğimiz özeni gösteremiyor, ihtiyaç analizini doğru yapamıyor, en iyisini - en son modelini alayım zihniyetinde ısrarcı oluyor, falanca kurum yapmış bizim ondan ne eksiğimiz var anlayışından uzaklaşmıyorsak yanlışın en orta yerinde olduğumuzu fark etmemiz gerekiyor.

Gözlerimizi kamu kurumlarından firma özeline çevirdiğimizde ise;

Bir tarafta zerre kadar kamuya katkı sağlamamış, tabiri yerinde ise yaralı parmağa işemekten imtina etmiş, finansal olarak güçlü gözüken ve sadece günümüzün tabiri ile PR'ını iyi yapan, kendisine de "kazandığı para" haricinde hayrı (katkısı) olmayan firmalar varken diğer tarafta

Tüm süreçleri ile işini hakkı ile yapan, derdi sadece ve sadece para kazanmak olmayan, katma değer üreten bazı firmalar da kendi lansmanlarını yapamadıkları için malesef hiç bir iş yapmamış mertebesinde değerlendiriliyor.  Bu yüzden binbir emekle ürünleştirilmiş yazılımları pazarlayamıyorlar ve/veya para kazanamıyorlar...

Sözün özü, birey olarak sorumlusu olduğumuz her konuda gereken enerjiyi sarfetmeli, üzerimize düşen görevi hakkı ile yerine getirmeliyiz.

Gök kubbede hoş bir seda bırakabilmek dileği ile...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GLPI Kurulumu

OJS Kurulumu

Ubuntu LTSP Server